KAYBIN ARDINDAN

Doğum gibi ölüm de yaşamın gerçekleri arasındadır. Doğum kutlanan ve kutsanan bir gerçekken; ölüm, yası tutulan bir gerçektir. Bu yüzdendir ki ölümü kabul etmek hep daha zor ve sancılıdır. Kaybedilen kişi, bir boşluk açarak veda eder. Hayata sağlıklı bir şekilde devam edebilmek için ilk önce o boşluğun varlığını kabullenmek gerekir. 

 

Kaybın birçok çeşidi olabilir. Yalnızca bir insanı değil sevdiğimiz bir hayvanı, bağ kurduğumuz bir eşyayı veya bir sinema karakterini kaybettikten sonra da yas sürecini deneyimleyebiliriz. Yas; doğası gereği bağ kurmakla ilişkilidir. Bu süreç kurulan bağın dinamiğine göre şekillenir. Bağ kurduğumuz her ne ise onu kaybettikten sonra duygusal anlamda zor bir dönem geçirebiliriz. 

 

Özellikle sevdiğimiz, hayatımıza temas eden bir insanı kaybetmek duygusal anlamda yaralayıcı olabilir. Bu kişinin hayatımızdaki konumu bir anda yokluğu ile boş kalmıştır. Biz de bu boşluk ile nasıl baş edeceğimizi bilemeyebiliriz. Baş edebilmek için birçok yol deneyebilir, her seferinde yeniden başa sarabiliriz. Yas, anlık gelişen bir şey değildir. Bir süreçtir ve bu sürecin içerisinde bazen iyi hissederken, bazen kötü hissedebiliriz. Bunun doğal ve normal olduğunu anlamak iyileşmemiz için ilk adımdır. 

 

Kaybettiğimiz kişinin ardından “yas tutmak” olması gereken doğal bir süreçtir. Kişi yas tuttuğu dönemde duygusal olarak bu kaybına (boşanma, iflas, ev vb. kayıplar da buna dahildir) ya da ölüme karşılık isyan edebilir; gündelik işlevlerinde (öz bakım, iş hayatı, aile ve sosyal ilişkileri yürütmek vb.) bazı aksaklıklar görülebilir ve kimi zaman psikolojik sorunlar yaşayabilir. Kişinin hayatına normal ve sağlıklı devam edebilmesi için yasını tutması, bu süreci tamamlaması gerekmektedir. Sağlıklı geçirilen yas döneminin sonunda insan yaşadığı kaybı hayatının bir parçası haline getirerek bununla yaşamayı öğrenebilir. 

 

Çok sevdiğimiz birini kaybettiğimizde canımız çok yanabilir. Somut anlamda kimse gelip bize zarar vermez fakat ruhumuzun derinliklerinde baş edemeyeceğimiz bir sancı ile karşılaşırız. Bu sancı öyledir ki, kaldırabileceğimizden daha ağırmış gibi hissettirir. Bir zamanlar sürekli beraber olduğumuz, sesini istediğimiz zaman duyabildiğimiz, sarılabildiğimiz veya dertleşebildiğimiz o insanın yokluğu elbette bizi üzebilir, kırabilir ve incitebilir. Hatta öfkelendirebilir. Yas süreci; bazı duyguları çok yoğun yaşadığımız bir dönemdir. Bu dönemde hissettiğimiz duyguların yoğunluğunu kabullenmemiz, yas sürecini sağlıklı geçirmemizin en önemli adımlarından biridir.  

 

Sevdiğimiz insanı kaybettiğimizde onunla beraber anılarımızı da kaybettiğimizi sanarız. Oysa anılar, hep bizimledir. Beraber yürüdüğünüz yollar orada öylece duruyor, birlikte dinlediğiniz şarkılar telefonunuzun ucunda sizi bekliyor veya kahkahalarla güldüğünüz o espriler zihninizde yeniden onları hatırlamanız için fırsat kolluyor. Tüm bu anılarla yüzleşmenin ne kadar zor olacağını tahmin edebiliyorum. Kaybettiğimiz kişi ile yaşadığımız güzel anıları hatırlamak bize aynı zamanda bir daha onunla böyle anılar yaşayamayacak olduğumuzu hatırlatabilir. Oysa bir anıyı oluşturan yalnızca somut temaslar değildir. O kişi yanınızda olmasa dahi onu düşünerek dinlediğiniz şarkılar da biriktirdiğiniz anılar arasına girebilir.  

 

Birini kaybetmek; ona dair olan sevgimizi azaltmak zorunda değildir. Kaybettiğimiz kişiye dair hissettiğimiz sevgi bizimle beraber yaşamaya devam edebilir. Bu sevgi; yas sürecimizde bize iyi gelebilir. Sevgimizin büyüklüğü yas sürecimizi zor geçireceğimiz anlamına gelmez aksine sevgi; değerli bir duygudur ve kaybettiğimiz kişiyi bu duygu ile beraber daha güzel hatırlayabiliriz. 

 

Yas Tutma Süreci Nasıl Gelişir?

 

Sevdiğimiz birini kaybettikten sonra aşağıda aşamaları ile anlattığım bir süreçten geçebiliriz. Tüm bu süreçler kişisel deneyimlerle şekilleneceğinden aynı şekilde yaşanmayabilir. Herkesin yas süreci kendine özgü ve kişiseldir. Yine de sizlere yol göstermesi adına bu aşamalardan bahsetmek istiyorum. 

 

  1. Aşama: Şok ve Uyuşma 

 

Sevdiğimiz kişiyi kaybettiğimizi öğrendiğimiz andan itibaren şoka uğrayabilir; bedenimizdeki uzuvlarımızda uyuşma hissedebiliriz. Ölüm gerçeğiyle yüzleştiğimiz bu ilk an tepkisizleşebiliriz. 

 

  1. Aşama: İnanmama ve İnkar 

 

Ölümün gerçekliği karşısında hissettiğimiz yoğun duygular ile baş edemeyebiliriz. Bu duygular ile baş edemedikçe kaybı kabullenemeyebilir ve inkar edebiliriz. Ölüm haberini aldığımız o anı hiç yaşamamış gibi düşünebiliriz. Bu bir süre de olsa ölüm ile baş etmemizi sağlayacağından inkar etmeyi seçebiliriz. 

 

  1. Aşama: Arzu Etme 

 

Kaybettiğimiz kişinin geri döneceğine inandığımız aşamadır. O kişinin geri gelmesini o kadar isteriz ki tüm kalbimiz ve benliğimizle bunu arzularız. Bu dönemde yalnızlık, öfke, üzüntü gibi duyguları bir arada hissedebiliriz. ‘’Bu neden benim başıma geldi?’’ sorgulamasını yaşayabilir, isyan edebiliriz. 



 

  1. Aşama: Çaresizlik 

 

Kaybın gerçekleştiğini kabullendikten sonra arzu ettiğimiz o ‘’geri dönüşün’’ olamayacağını anlarız. Bu dönemde yoğun bir kaygı yaşayabiliriz. Yaşadığımız bu kaygı elimizi kolumuzu bağlı hissettirebilir. Ölüm tüm gerçekliğiyle artık karşımızdadır ve onunla yüzleşmişizdir. Bu yüzleşme bize çaresiz hissettirebilir. 

 

  1. Aşama: Kabullenme 

 

Ölümün varlığını, kaybettiğimiz kişinin bir daha geri dönemeyeceğini ve yaşadığımız duyguları kabullendiğimiz aşamadır.  Yas sürecindeyken normal işlevini yitirmiş durumlar yeniden işlevselliğini kazanmaya başlar. Duyguların yoğunluğunda azalmalar ve baş etme becerilerinde olumlu gelişmeler görülür. 

 

Tüm bu aşamalar yas sürecinin parçalarıdır. Bu aşamalar her zaman bu şekilde gerçekleşmek zorunda değildir. Genel bir çerçeve ile incelediğimiz zaman daha sağlıklı bir şekilde nasıl yaşayabiliriz şimdi biraz da bunu inceleyelim. 

 

Yas Sürecini Sağlıklı Bir Şekilde Yaşamak 

 

  1. Sevdiğimiz birini kaybettikten sonra kendimizi daha yalnız hissedebiliriz. Oysa diğer insanlar kurduğumuz ilişkiler iyileştiricidir. Güvendiğimiz ve sevdiğimiz insanlar ile bu süreci geçirmemiz yaşadığımız kayıp ile baş edebilmemiz için bize yardımcı olacaktır. 

 

  1. Yas sürecinde daha önce vermediğimiz tepkiler verebilir. Örneğin; yukarıda bahsettiğim uyuşma hissi daha önce yaşamadığınız bir his olabilir. Bu tepkileri daha çabuk atlatabilmek için uyku ve beslenme gibi fizyolojik ihtiyaçlarımıza önem vermemiz gerekebilir. 

 

  1. Eğer kaybettiğiniz kişi aile üyelerinizden biriyse; aile içindeki diğer bireyler bu kayıp karşısında farklı tepkiler verebilirler. Bu tepkiler sizi rahatsız edebilir, daha çok üzebilir veya kızdırabilir. Tüm bu duygulardan kaçınmak veya yaşadığınız bu duyguları reddetmek yerine aile üyeleriniz ile bu duygularınız hakkında konuşabilirsiniz. 

 

  1. Yas sürecindeyken kaybettiğiniz kişiye dair olan anıları, fotoğrafları veya eşyaları kaldırmak isteyebilirsiniz. Onları görmemenin veya hatırlamamanın size iyi gelmeyeceğini düşünebilirsiniz. Oysa tüm bu anılarla o kişiyi hatırlamak ve ona dair duyduğunuz sevgiyi yad etmek size iyi gelebilir. 

 

  1. Daha önce kayıp yaşamış arkadaşlarınızla veya tanıdıklarınızla yas süreci hakkında konuşabilirsiniz. Kayba dair deneyimi olan insanlarla iletişim kurmak anlaşıldığınızı hissettirebilir. Ancak unutmayın ki herkesin yas süreci kişiseldir. Bir başkasına bu süreçte iyi gelen size gelmeyebilir. 

 

  1. Verdiğiniz yas tepkileri ne olursa olsun bu tepkilerin normal ve yas sürecinizin bir parçası olduğunu lütfen unutmayın. Bu tepkiler; konuşarak, ağlayarak veya sıklıkla mezarlık ziyaretleri gerçekleştirerek verilebilir. 

 

  1. Kaybettiğiniz kişinin mezarına gitmek veya cenaze törenine katılmak size kendinizi daha kötü hissettirebilir. Ancak vedalaşmanız için bu eylemleri gerçekleştirmeye 

ihtiyaç duyabilirsiniz. 

 

  1. Özel günler, bayramlar, kaybettiğiniz kişinin doğum günü gibi günler zor geçebilir. Böyle dönemleri sevdiğiniz ve güvendiğiniz kişilerle geçirmeniz size iyi gelebilir. 

 

  1. Yas, kaybın yaşandığı yerde yaşanmalıdır. Acı; kaybı yaşadığınız yerde kalmayacak, siz nereye giderseniz peşinizden gelecektir. Bu yerden kaçınmak yerine, bu yer ile kurduğunuz ilişkiyi iyileştirmeye gayret etmeniz yas sürecinizi tamamlamanız için önemlidir. 

 

  1. Kaybı yaşamadan önce düzenli bir işiniz, eğitim hayatınız veya rutinleriniz varsa bunlara yavaş yavaş geri dönmelisiniz. 

 

Yazımızı Didem Madak’ın ‘’Annemle İlgili Şeyler’’ şiirindeki bir mısra ile sonlandırmak istiyorum. Yokluğunda binlerce kez açılıp binlerce kez kapandığınız kişileri sevgi ile anıyorum…

 

‘’sevgili anneciğim,

binlerce kez açıldım, binlerce kez kapandım yokluğunda

kocaman bir dağ lalesi gibi

ve kapkara göbeğini dünyaya fırlatacakmış gibi duran.’’

 

Bu yazı yalnızca size yol göstermek için hazırlanmıştır. Yas sürecinizle baş edemiyorsanız ve günlük yaşamınızda bu süreci yaşarken zorlanıyorsanız mutlaka uzman bir psikolog veya psikiyatrdan destek almalısınız.